Toplumsal Gözlemler Üzerinden Bir Soru: Göz Doktoru Cerrah mı?
Bir sosyolog olarak toplumsal yapılarla bireylerin ilişkisini anlamaya çalışırken fark ederim ki, meslekler sadece birer iş tanımı değildir; aynı zamanda toplumun değer yargılarının, cinsiyet rollerinin ve statü algısının bir yansımasıdır. “Göz doktoru cerrah mı?” gibi teknik görünen bir soru bile, aslında toplumsal normların ve meslek algısının nasıl şekillendiğini anlamamız için bir pencere açar. Bu sorunun ardında, hem bilginin hem de gücün kim tarafından temsil edildiğine dair derin bir merak yatar.
Tıbbi Roller ve Toplumsal Algı
Tıp dünyası, toplumun gözünde çoğu zaman “en itibarlı” meslek grubunu temsil eder. Ancak bu itibarlı yapı içinde bile alt hiyerarşiler vardır. Cerrahlar, genellikle “eylem odaklı”, “karar verici” ve “soğukkanlı” bireyler olarak algılanır. Bu nitelikler, tarihsel olarak erkeklik kodlarıyla örtüşür. Oysa göz doktorları —özellikle cerrahi alanla ilişkili olmayan kısmıyla— “detaycı”, “nazik”, “empatik” olarak tanımlanır; bu da kültürel düzeyde kadınsı özelliklerle ilişkilendirilir.
Bu noktada toplum, “cerrah” dendiğinde genellikle maskülen bir figür; “göz doktoru” dendiğinde ise daha nötr ya da feminen bir imaj üretir. Oysa oftalmoloji (göz hastalıkları), doğrudan cerrahi uygulamalar içeren bir tıp dalıdır. Göz doktoru, retina, katarakt ya da kornea ameliyatları yapan bir cerrahtır. Ama mesele sadece bilgi değil, toplumsal imgedir: bir bireyin kimliği, toplumun bakışında şekillenir.
Cinsiyet Rolleri ve Mesleklerin Kodlanışı
Toplumlar tarih boyunca cinsiyet rollerini yalnızca aile içinde değil, meslekler aracılığıyla da yeniden üretmiştir. Erkekler, fiziksel güç, otorite ve teknik uzmanlıkla tanımlanan yapısal işlevlerde konumlandırılırken; kadınlar, bakım, empati ve iletişim gerektiren ilişkisel rollerle özdeşleştirilmiştir.
Bu nedenle bir cerrah, toplum gözünde “keskin bıçak” metaforunun taşıyıcısı olarak erkeksi bir sembol haline gelirken; bir göz doktoru, “nazik dokunuş” ve “detaylı inceleme” üzerinden daha yumuşak bir karaktere bürünür. Bu fark, sadece biyolojik cinsiyetle değil, kültürel pratiklerle de ilgilidir.
Örneğin, bir erkek çocuk “doktor olacağım” dediğinde çevresi ona çoğu zaman “cerrah ol” diye telkinde bulunur; çünkü cerrahlık, “kahramanlık”la, “karar verme gücüyle” özdeşleşir. Bir kız çocuk “göz doktoru olacağım” dediğinde ise “iyi fikir, temiz iş” gibi ifadelerle karşılaşır —burada bile toplumsal beklentiler meslek seçimlerini biçimlendirir.
Kültürel Pratikler ve Statü İlişkisi
Bir toplumun hangi mesleği ne kadar saygıdeğer bulduğu, o toplumun bilgiye, güce ve emeğe dair algısını gösterir. Türkiye’de göz doktorluğu, yüksek eğitim gerektiren bir alan olmasına rağmen, halk arasında “ameliyat yapan gerçek cerrah” kategorisine tam olarak oturmaz. Bu, bilgi eksikliğinden çok, toplumsal sınıflandırma alışkanlığından kaynaklanır.
Cerrah kelimesi, kolektif bilinçte “kan, bıçak, risk” gibi dramatik unsurlarla iç içedir. Göz doktorluğu ise “mikro düzeyde müdahale”, “titizlik” ve “sabır” gibi kavramlarla anılır. Bu iki yaklaşımın arasındaki fark, aslında toplumun üretim ilişkilerine bakışını da yansıtır: büyük ölçekli işler “erkek işi”, detaylı ve dikkat gerektiren işler “kadın işi” olarak kodlanır.
Modernite, Bilgi ve Değişen Roller
Modern tıp, uzmanlık alanlarını çoğaltırken toplumsal algılar her zaman bu hızla dönüşmez. Bugün göz cerrahları, lazer teknolojileri, mikrocerrahi ve yapay zekâ destekli tanı sistemleriyle tıbbın en ileri noktalarından birini temsil eder. Fakat toplum, hâlâ cerrah denince genel cerrahi ya da ortopedi gibi alanları düşünür.
Bu durum, sadece tıpta değil, genel olarak bilgi toplumunun dönüşümünde de görülür. Bilgi ve uzmanlık artık fiziksel güçten çok bilişsel kapasiteyle tanımlanır; ancak kültürel semboller değişime daha dirençlidir. Bu direnç, sosyolojik olarak “normatif süreklilik” denen yapıyı besler: yani toplum, yeni gerçekleri kabullenmeden önce eski kategorilerini yeniden üretir.
Sonuç: Bireysel Gözden Toplumsal Görüşe
“Göz doktoru cerrah mı?” sorusu, sadece bir mesleki ayrımı değil, toplumsal düşünme biçimimizi de sorgulatır. Cevap evet, göz doktoru bir cerrahtır; ama asıl mesele, bizim hangi bilgiye “cerrahlık” statüsü verdiğimizdir.
Bu yazı, bireylerin meslekleri nasıl anlamlandırdığını, cinsiyet ve kültürün bu algıyı nasıl şekillendirdiğini gösterir. Toplumun “görme” biçimi, bazen bizzat gözün ardındaki cerrahtan bile güçlüdür.
Okuyuculara bir davet: Sizce toplum, meslekleri cinsiyet temelli mi değerlendiriyor? “Cerrah” dendiğinde zihninizde hangi yüz beliriyor? Kendi toplumsal gözlüğünüzden bakarak bu soruyu yeniden düşünün.